Cumartesi, Aralık 24, 2005

24 Hour Party People (24 Saat Parti İnsanları)

2002 yapımı, yönetmenliğini Michael Winterbottom'ın yaptığı film. Film 70 lerin başlarından 90 ların sonlarına kadar olan Manchester müzik hayatını anlatıyor. Film özellikle bağımsız kayıt şirketi Factory Record's etrafında geçiyor. Punk rock dönemiyle başlayıp rave'e doğru bir yolculuk yapıyoruz. Belgesel-film Steve Coogan'ın canlandırdığı Tony Wilson(Factory Records un başı) ve etrafındaki müzik gruplarını anlatıyor: Joy Division and New Order, A Certain Ratio, The Durutti Column, The Happy Mondays. Film gerçek olaylar, söylentiler ve senaryo yazarının hayalgücünün karışımı. Filmin bir yerinde geçen olay sonrası bu olayı yaşadığı iddia edilen kişi çıkıyor ve "Ben böyle bir şey hatırlamıyorum" diyor. Gerçekte bir sözleşme olmadığının Tony Wilson tarafından kanla yazıldığı sözleşme! gerçekten iyi:
"the musicians own everything
the company owns nothing
all our bands have the freedom to fuck off"
"Müzisyenler herşeye sahiptir
Şirket hiçbirşeye sahip değildir
Bütün gruplarımız istediği zaman siktirolup gitme özgürlüğüne sahiptir"

Tim Burton's Corpse Bride

2005 yapımı, yönetmenliğini Tim Burton ve Mike Johnson'un yaptığı stop-motion animasyon filmi. Tim Burton'la yapılan söyleşide fikri Joe Ranft adında birçok animasyon senaryosunda(The Nightmare Before Christmas dahil) görev almış kişinin verdiğini söyler. Daha sonra bu kişi 2005 Ağustos ayında ölünce bu film ona adanıyor. Filmde belli zamanlarda görülen kargalar The Crow (Karga) filminde konsepte çağrım yapıyor: "Birisi öldüğünde kargalar onun ruhunu ölüler dünyasına taşırmış. Fakat bazen ruhla beraber çok büyük bir hüzünde taşınırmış ve ruh asla sükunete kavuşmazmış. Ve bazen, sadece bazen, karga bu ruhu yanlış şeyleri düzeltmesi için geri getirirmiş.". Okuduğum yorumların birçoğunda Tim Burton'ın bundan önceki stop-motion'ı olan "The Nightmare Before Christmas" a göndermeler yapılsada 2 dünya! arasındaki geçiş bana biraz da yine Tim Burton yapımı olan "Sleepy Hallow" a çağrışım yaptırdı. Yaşayanların renksiz dünyasından ölülerin renkli, coşkun ve müzikli dünyasına geçiş güzel olmuş. Mesela arabacının paltosunun rengi diğer tarafta anlaşılıyor ;). Filmin hikayesinin kaynağı ise eski folklerik hikayelere dayanıyor. Bu hikayeyi merak ediyorsanız buradan okuyabilirsiniz. Özet olarak eskiden Doğu Avrupa ülkelerinde yahudi karşıtlığının yükseldiği zamanlarda yola çıkan gelin evlenip çocuk doğurmaması için öldürülürmüş ve öldürüldüğü andaki elbiseleri ile gömülürmüş.

Cuma, Aralık 23, 2005

Ferhat İle Şirin (Tiyatro Oyunu)

Nazım Hikmet'in yazdığı, yönetmenliğini Ragıp Yavuz'un yaptığı şu an için İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarında Tiyatrolarında sahnelenen tiyatro oyunu. Nazım Hikmet oyunu Bursa hapishanesinde kalırken yazmış.
"Tek bir insana karsi duyulan aşkla, insanlığa, insanlığın yararına ve mutluluğuna karşı duyulan aşkın , itişip kakısmadan, birlikte varolabilecegini söyleyen, doğu'nun gizemli karanlıgından süzülüp gelen bir aşk masalı."

Wallace & Gromit: The Curse of the Were-Rabbit

2005 yapımı stop-motion animasyon. Stop-motion, statik objelerin her film karesi için ayrı ayrı çekildiği bir animasyon tekniği. Yani hareketler için her kare ayrı ayrı çekiliyor(1 dakikalık film için 24 kare). Bu stop-motion animasyon DreamWorks Animation ve Aardman Animations tarafından üretildi. Bu animasyonun bir kısmı korku filmlerinin bir parodisi. Animasyon İngiltere'de çekildi ve Amerika'da daha rahat anlaşılabilmesi için bazı İngiliz aksanları yumuşatıldı. Film çok güzel ve zekice esprilerle dolu. Filmde gerçeklenen icatlar ise tek kelime ile süper.
125 rpm (Rabbit Per Minute (Dakikadaki tavşan sayısı)) ile çalışan Bun Vac 6000 ise muhteşem (Uyarı!!!: Bilgisayar ile uğraşanların burdaki gülme katsayısı üssel olabilir).

Babam ve Oğlum

2005 yapımı, Çağan Irmak'ın yazıp yönettiği film. 3 kuşak arasındaki ilişkileri, babası ve oğlu arasında çıkmazları olan bir babanın/oğlun hikayesi. Film oldukça samimi ve oyuncular oldukça iyi. Duy(g)ularımı oldukça etkileyen bir senaryosu var. Ege'de geçen sıcak görüntüler insanı derinden vuruyor. Filmde geçen şu sözü ise unutmak mümkün mü?
"İnsan büyüyünce hayalleri küçülür mü?".

The Grudge (Garez)

The Grudge (Garez)
2004 yapımı Amerikan korku filmi. 2003 Japon yapımı "Ju-on: The Grudge" filminin yeniden çekilmiş hali.
"When someone dies in the grip of a powerful rage, a curse is born. The curse manifests in that place of death. Anyone who encounters it is consumed by its fury."
"Birisi güçlü bir öfkenin ellerinde can verdiğinde, bir lanet doğar. Lanet, ölüm yerinde toplanır. Bu lanetle karşılaşanlar onun gazabı tarafından yok edilir."

Underground

1995 yapımı Emir Kusturica filmi. 2. Dünya Savaşından Yugoslavya'nın parçalanışına kadar geçen süreyi anlatıyor. "kardeş kardeşi öldürmedikçe savaş, savaş olmuyor" lafı filme damgasını vuran söz oluyor. Film 1995 yılında Cannes Film Festivalinde Altın Palmiye ödülü aldı. Goran Bregovic tarafından film müzikleri oldukça popüler oldu. Kusturica Dusan Kovacevic'in senaryosunu yazdığı bu filmi çekmeye karar verdiğinde yerel şirketler projeye katılmaya karar verdi, başı ise Sırp Radyo Televizyonu çekiyordu. O andan itibaren bazı yerel yetkilier Kusturica'yı 1 numaralı devlet yönetmeni diye adlandırdılar. Konu ilginizi çekerse Before The Rain (Yağmur'dan Önce) filmine de göz atmanızı tavsiye ederim.

Haute Tension (Yüksek Tansiyon)

2003 yapımı korku filmi. Korku alt türü ise "Slasher film" olarak geçiyor. Slasher'ın kelime anlamı ise kesici silah(kılıç gibi). Alt türünden de anlaşılacağı üzere pek iştah açıcı bir film sayılmaz ve alt türünün başarılı bir örneği olduğunu söylersek bu tezimizi desteklemiş oluruz(iştah). Kahramanımız! işini yaparken çok alavare dalavere çevirmeden, seyirciyi çokta germeden! işini tak tak yapıyor. Yönetmen Alexandre Aja 78 li ve film 2003 te çekildiğine göre yönetmen filmi 25 yaşında çekmiş. Filmin bütün efektleri Giannetto De Rossi adında korku efektleri yapan birisi tarafından hazırlanmış. Herhangi bilgisayar efekti kullanılmamış. Filmin orjinal adı Haute Tension, uluslararsı İngilizce adı Switchblade Romance, Amerika'da High Tension olarak gösterime giriyor, bizde ise Yüksek Tansiyon. Marie'yi oynayan Cécile De France'ın oldukça çekici olduğunu yazmalıyım :). Amerika'da bazı bölümler gösterimden kaldırılmış.

Salı, Aralık 13, 2005

Arizona Dream (Arizona Rüyası)

1993 yapımı Emir Kusturica filmi. Rüyalarımız hakkında. Bu film senaryosunun bir kısmında Andrei Platonov'un Chevengur isimli romanından esinlenildiği düşünülüyor. Filmde geçen "fish doesnt think because fish knows everything" - "Balık düşünmez, çünkü o herşeyi bilir" sözünün, bu romanda balıkçının oğluna söylediği şu sözlerden geldiği sanılmakta: "İnsan anlamsızdır(nonsense). Şimdi balığı düşünelim. Balık yaşam ile ölüm arasında durur. Onun için suratı ifadesizdir. Balık herşeyi bilir." Filmde bazen rüyalar ve gerçekler iç içe geçer. Filmin en can alıcı parçalarından biri ise:

"grace: two wrongs dont make a right..
axel: but what if we are two rights and everyone else is wrong?"

"grace: iki yanlış bir doğru yapmaz..
axel: ya biz ikimiz doğru ve herkes yanlışsa"

Filmin Goran Bregoviç ve Iggy Pop tarafından yapılan müzikleri ise nefis.

Filmin başından ufak bir alıntı:

"But what's the point of reading of somebody
telling me the difference between an apple and a bicycle?
If I bite a bicycle and ride an apple,
I'll know the difference.
But thinking about what to do made me
more tired than actually doing.
I remember my father once said that
if you ever wanted to look at someone's soul...
...you have to ask to look at their dreams.
And then you'd have mercy for those
who swim in bigger shit than your own."

"Ama bana elmayla bisiklet arasındaki farkı anlatan birini okumanın ne anlamı var?
Bisikleti ısırır, elmaya binersem, farkı anlarım.
Fakat ne yapacağımı düşünmek, beni yapmaktan daha çok yoruyordu.
Babamın bir zamanlar şöyle dediğini hatırlarım:
Eğer birisinin ruhuna bakmak istersen,
Sana hayallerini göstermesini istemelisin
Böylece, senden daha beter bok içinde
yüzenlere karşı merhametin olur."


The Cave (Mağara)

2005 yapımı filmin temeli bazı temel gerçeklere dayanıyor. 80 lerde Romanya'nın bazı derin mağaralarında yeni ekolojik sistemler bulundu. 10cm boylarında çok ayaklı, zehirli bir böcek dahil 35 tür keşfedildi. Filmin hatırı sayılır bir bölümü de su altında geçiyor ve su altı sahneleri çekimi için bu alanda oldukça ünlü dalgıçlardan danışmanlık alınmış. Bir Alien tadı vermese de fena değil.
"There are places man was never meant to go" - "Bazı yerler vardır ki insanın asla gitmemesi gerekir"

Pazartesi, Aralık 12, 2005

Saw (Testere) ve Saw II (Testere 2)

Testere 2004 yapımı bir korku, gerilim filmi. Yönetmenliğini James Wan yapmış. İlk yönetmenlik denemesi. Teoriler üretmeye, bulmaca çözmeye meraklıysanız bu 2 film tam size göre. Kahramanımızın :) ise felsefi göndermeleri oldukça önemli:
İlk filmden: "Congratulations. You are still alive. Most people are so ungrateful to be alive. But not you. Not anymore." - "Tebrikler. Hala hayattasın. Birçok insan hayatta olduklarının farkında bile değil. Fakat sen artık onlardan değilsin."


İkinci film ise Darren Lynn Bousman tarafından 2005 te çekilmiş. En az ilk film kadar başarılı olduğunu söyleyebilirim.
İkinci filmden: "Those who don't appreciate life do not deserve life. " - "Hayatı takdir etmeyen ona layık değildir".

Ben Anadolu - Tiyatro

Oyun için yazılan yazı şöyle:
"Anadolu bir "tanrıçalar diyarı" olarak da bilinir. Bereket Tanrıçaıs Kibele ile başlayan oyun bu tanrıçanın çeşitli kadınlarla cisimleşmesiyle sürüyor: Hitit Kraliçesi... Troya Başkomutan`ının karısı... Bir erkeğe aşık olduğu için suçlanan bir Amazon... Bizans İmparatoriçesi Theodora... İlk kadın tarihçi Anna... Orhan Gazi`nin karısı Nilüfer Hatun... Nasreddin Hoca`nın karısı... Şaire Nigar Hanım... Halide Edib... Bu karakterlerden bazıları...

Tek aktris için yazılan piyes sahnede çok oyuncu ile vücut buluyor."
Gerçekten de başarılı bir oyun ve çok güzel bir senaryo. ANAdolu'yu binlerce yıllık zaman dilimi içinden kadınların gözünden görüyoruz.
Şu an için İstanbul Şehir Tiyatroları Fatih Reşat Nuri Sahnesinde oynanıyor. Detaylı bilgi için
tıklayınız

Salı, Aralık 06, 2005

Pet Sematary (Hayvan Mezarlığı) ve Pet Sematary II (Hayvan Mezarlığı II)

1989 yapımı Hayvan Mezarlığı bir Stephen King romanı uyarlaması. Ölüm temasını işliyor. Hayvan mezarlığına(gerçekte hayvan mezarlığından sonra bir patika yoldan ulaşılan eski bir Kızılderili mezarlığı) gömülenler geri gelmektedir. King'in bu romanında kendi yaşamından izler vardır. 1970 lerde taşındığı evinin arkasında bir hayvan mezarlığı vardır. Kızı kedisini otoyolda kaybeder ve kedisinin defnedilişi kitapta bire bir bulunur. Birkaç hafta sonra küçük oğlu otobanda neredeyse ezilecektir. Kitap bitirilmesinden sonra birkaç yıl yayınlanmaz çünkü King ve karısı hikayeden o sıralar çok rahatsız olmuştur. Ayrıca King kitabı yazarken eski bir hikayeden esinlendiğini söyler. Bu hikayeye göre 3 istekte bulunmaya hak kazanmış birinin ilk isteği bir dizi felaketlerle sonuçlanınca 2. ve 3. istekleri bunları düzeltmekle ilgili olur... Herhalde filmin gidişatı üzerine biraz ipucu oldu :). 1992 de çekilen filmin devam filmi ise vasattan öteye gidemiyor, ilk filmin üzerine herhangi birşey koyamıyor.

The Crow (Karga)

1994 yapımı fantastik aksiyon film. İnsanlar bir zamanlar şuna inanırlarmış: "Birisi öldüğünde kargalar onun ruhunu ölüler dünyasına taşırmış. Fakat bazen ruhla beraber çok büyük bir hüzünde taşınırmış ve ruh asla sükunete kavuşmazmış. Ve bazen, sadece bazen, karga bu ruhu yanlış şeyleri düzeltmesi için geri getirirmiş.". Kahramanımız nişanlısının öcünü almak için geri gelir.

Lord Of War(Savaş Tanrısı) ve Dear Wendy (Sevgili Wendy)

2 tane 2005 yapımı film. Lord Of War filminin başı bir merminin oldukça güzel! yolculuğu ile başlıyor. Yolculuk merminin gözünden çekilmiş ;). Lord'umuz çoğu zaman her ne kadar korumasız ve cengaver gezse de olur deyip sineye çekiyoruz. Silahlar ve savaşlar üzerine bir film. Bazı alıntılar oldukça kayda değer:
"Where there is a will, there is a weapon" : "Arzunun olduğu yerde silahlarda olacaktır"
"You know who's going to inherit the world? Arms dealers. Because everyone else is too busy killing each other. " : "Dünya kime kalacak dersin? Silah satıcılarına. Çünkü diğerleri birbirlerini öldürmekle öyle çok meşgul olacaklar ki."
"After the Cold War, the AK-47 became Russia's biggest export. After that came vodka, caviar, and suicidal novelists. " : "Soğuk savaştan sonra AK-47 Rusya'nın en büyük ihraç malı oldu. Ondan sonra votka, havyar ve intihar eğilimli romancılar geliyordu."
Filmin mermilerden yapılmış Nicholas Cage posteri ise tek kelime ile süper.
Yuri'nin bir sözü ile silahlarla ilgili diğer bir filme geçeceğim: "I sell to leftists, and I sell to rightists. I even sell to pacifists, but they're not the most regular customers. " : "Solculara satarım, sağcılara satarım. Hatta pasifistlere satarım, ancak onlar düzenli müşteri değillerdir".
Dear Wendy ise bu noktada başlıyor. Silahlanmış bir grup pasifist. Kendilerine göre bir manifestoları da var. Hepsi silahlarına bir isim takıyor ve onlarla duygusal! bir yakınlık kuruyor.Ayrıca kendilerince bir takım ritüeller oluşturuyorlar. Senaryo Lars von Trier'e ait. Psikopat! bir film ;).

Pazartesi, Aralık 05, 2005

Şans Kapıyı Kırınca

Tayfun Güneyer'in yazıp yönettiği, Ferhan Şensoy'un başrolünü oynadığı, çekimleri Küba'da gerçekleştirilen 2005 yapımı film. Tatillerini Barbunya Adasında(Küba) geçirmek zorunda! kalan ailenin başından geçen komik hikaye. Filmin başına büyük kaygılarla! oturulmaz ise güzel vakit geçirmemizi sağlayan bir film.

Hwal (Yay), Kim Ki-duk tarafından yönetilen bir Güney Kore filmi

6 yaşında bulduğu kızı, 10 seneden beri teknesinde bakan yaşlı balıkçının planı kız 17 yaşına basınca onunla evlenmektir. Kız 6 yaşından beri teknede yaşamaktadır ve o zamandan beri hiç kara yüzü görmemiştir. Balıkçı geçimini kıyıdan getirdiği insanların teknesinde balık avlamalarıyla sağlar. Fakat bir gün gemiye gelen genç bir çocuk ile kız arasında bir yakınlaşma olacak ve işler değişecektir.